Archive

Archive for March, 2010

Kadın Tüketicilerin Teknoloji İle İlişkisi

Bana sesli mesaj ile evlenme teklif etti. Ben de ona e-posta ile ” Hayır ” dedim . Bu yorum bir kadının teknoloji ile ilişkisini biraz olsun hissettirebiliyor bize…

Bir çok kadın teknoloji ile olan ılık ilişkisini  itiraf ediyor. Bazı kadınlar sadece e-posta göndermeyi öğrenirken bazıları BlackBerry’leri için yaşıyorlar; çoğu kadın ise teknolojiyle çatışmalı bir ilişki yaşıyor. Bu kadınlar , insanlarla ve yaşadıkları çevreyle bağ kurma becerilerini  arttırdığı için teknolojiyi seviyor. Telaş içinde geçen günlerini basitleştiren sistemleri ve ürünleri bağırlarına basıyor. Alışveriş, araştırma ve müşteri hizmetlerinde sağlanan kolaylığı beğeniyor. Ancak, hayatlarına giren herhangi yeni bir aşkta olduğu gibi teknoloji konusunda da kadınlar bazen hayal kırıklığı yaşıyor. Hatta daha kötüsü , duyarsız ve ısrarcı tavırlara maruz kalıyorlar.( sürekli arayan erkek gibi)

Teknoloji ile kadınların birkaç yorumu: ” Her ne kadar insanlardan saklanmak istesem de beni buluyorlar.”

“İnternette olduğunuzu biliyorlarsa sizden birşey istiyorlar.”

Kadınlar yoğun iş tempolarında hissettikleri baskılara benzer iletişimler kurmaktan korkuyor. Bir kadının dediği gibi, “İnternet ortamında müsait olmamanız konusunda pek de müsammaha yok.Fast Food zihniyetindeyiz.Hemen al.Hemen bul.Hemen yap!.”

“Kocam tam bir bilgisayar manyağı.Sürekli bilgisayarını değiştiriyor.Daha biri eskimeden yeni bir sabit sürücü getiriyor eve…Ona lütfen artık yeter diyorum ama yeni ıvır zıvırlar  alıyor.”   🙂

Kadınlar elektronik eşyaları keyiften ziyade belirli bir amaç için satın alır; o nedenle pazarlamacıların,teknolojinin onun hayatıyla ilişki kurmasına nasıl yardımcı olabileceği konusunda yeterli mağaza içi anlatım sistemlerini desteklemesi gerekli

“Bence teknoloji kayınvalide gibi iyi de olabilir kötü de ve gerçekten çok vaktinizi alıyor.” Kadınlar başkalarıyla iletişim kurma erbabıdır. Göz teması kurar,yüz hatlarıtyla kendilerini ifade eder, beden dilini kullanır ve ses tonlarına dikkat eder. Teknoloji tüm bunları taklit eder. Doç. Dr. Joan Meyers Levy’e göre; kadınların beynin sağ ve sol küreleri arasında daha fazla bağ var. Enformasyon sürecinde her iki yanını da kullanabiliyor.Yarıküreler arasında daha fazla bağ olması sayesinde kadınlar iki tarafın güçlerini eş zamanlı kullanarak çeşitli görevleri aynı anda ve daha iyi bir şekilde gerçekleştiriyor.

” İnternet harika, teknoloji müthiş,bilgisayarlar şahane..Ama beni biriyle karşılıklı konuşmaktan uzaklaştırıyor. Karşımdakini anlama imkanını elimden alıyor.Çünkü internette herşey siyah ve beyaz ; ilişki kuramazsınız ki!”

“Bana yanıt verme şeklinizden hoşlanmadığım için  size kaba bir e-posta gönderebilirim.Fakat yüreğinizde ne hissettiğinizi bilmiyorum.Oysa sizinle konuşabilsem “Aaa sadece kötü bir gün geçiriyormuş deyi -İyi misin- diye sorabilirim.”

Kadınların teknolojik ürünlerinizi satın alması için  Mary Lou Quinlan pazarlamacılara şunları öneriyor:

1) En iyi teknolojik ilerleme , yaşamını kolaylaştırandır.:Bu en son, en büyük, en yeni herşeye uygulanabilir (sadece elektronik ürünlerde değil sistem ve yazılımlarda da geçerlidir)Yine de önce kadınlara icat ettiğiniz yeni ürünü nasıl kullandıklarını veya ihtiyacını görüp görmediğini sorarak işe başlayın.Ürünü basitleştirmeniz kadın tüketicilerin size para kazandırmasını sağlayabilir.

2) Teknolojiyi İnsanileştirin: Dijital bile olsa kadınlar iletişin nüanslarını gözlemler ve tecrübe eder.İnsani duyguların sezgisel kullanımını ve dilini teknoloji stratejinize dokumak, sizi rakiplerinizden ayıracak ve marka değerinizi arttıracaktır.

3)Kanallarınızı teknolojinizi entegre ederek birleştirin: Ürününüz için tamamlayıcı kanallar yaratmak sadece bir yarısı…Kadınlarla gerçek dünya üzerinden bağlar kurmaksa diğer yarısı… Web sitenizi geliştirmeniz mağazanıza zarar vermez, aksine kadınların içeri girmesini sağlamak için mağaza vitrininde düzenleme yapmaya benzer.

4)Rızalı pazarlama kadının bunu kabul etmesi veya etmemesi demektir: Kadınlar seçenekleri olsun ister.Siz onu ticari tuzağınıza düşürdüğünüzü zannettiğiniz an o kaçacak bir yol bulur. Kadınlar ailelerini ve mahremiyetlerini korur.Kulağa gayet doğru geliyor ama bu , kadınlar açısından sizin satış çabalarınızdan , ilan ve reklamlarınızdan çok daha önemli bir konudur.

Kaynak: Kadınlara Pazarlama / Mary Lou Qinlan

Arayış Yolculuğunda Arayanlarla Karşılaşmak

Yaşam bir arayıştır, sürekli bir arayış, çaresiz , ümitsiz bir arayış… Kimbilir neyin peşinde bir arayış , arayışa karşı derin bir eğilim vardır insanların….

Bu arayış içindeyken bir çok arayanla karşılaşırsın, güzel anılarda, kötü günlerde, ağlarken, gülerken, tatillerde, iş yerlerinde, aile içinde, okulda, eğlenirken, dans ederken, içki içip muhabbet ederken, bir otobüs yolculuğunda, servis beklerken aynı mekanda beklenen kısa süreli anlarda hep aynı kişiyle karşılaşırken , bir mağazada aynı reyonda aynı ürünü beğendiğiniz kişiyle karşılaştığınızda,  sinemada film seyrederken yanındaki ile aynı anda kahkaha atarken …..

Aradığın şey arayanla karşılaşınca hayat anlamlaşır bazen…

Karşındaki ayna tutar sana, aynı anda aynı duyguları hissetmişsindir , aynı ürünü beğenmişsindir aynı reyonda birden bakıp gülümsersin ya da merak edersin senden bir parça taşıyıp taşımadığına daha dikkatli bakarsın, servis beklerken ikinizin servisi de gecikmiş sıkılmışsınızdır,yüzünüze vurur sıkıntı saatinize bakarsınız sıklıkla aynı hareketleri karşındaki de yapınca gülümsersin….Otobüs yolculuğunda giderken aynı kitabı okuyorsunuzdur, bir anda o kişiyi görür acaba senin okuduğundan etkilenip etkilenmediğini merak edersin….Dans ederken aynı enerjiyi yakaladığın biriyle keyifle dans edersin….İş yerindeki ortak problem ikinizin de canını sıkmıştır,iş çıkışı bir kahve ile ortak sorunun paylaşılması sizi bir an olsun rahatlatır… Aşkın acısı ikinizin de canını ayrı ayrı acıtmıştır ve içerken ki o acı şarkılar, o özlem , o paylaşım acı da olsa keyiflidir… Okulda sınava girmeden önce heyecan kaplamıştır içinizi sınavdan önceki bilgilerin paylaşımı, aklına gelen cevaplar birden paylaşıma dönüşür , sınavdan önceki 10 dakika rahatlatır sizi , heyecanını yenersin … Aile içinde birinin doğumu ailedeki herkes için bir umut kaynağı olur birden,o dünyaya gözünü açan küçücük şey herkese her derdini unuttur… Tatillerde arkadaşlarınızın pozitif enerjisi inanılmaz sinerji yaratır ve gülmediğiniz kadar güler, hiç yorulmadan sabahlara kadar dans eder, erkenden kalkar denize gider bu enerjinin nereden geldiğini anlamazsınız…

Bazen ölümler, kaybedişler canınızı çok acıtır kendinizi yanlız hissedersiniz, hayat enerjiniz tükenir birden hiçbir şeyin anlamı kalmaz nefes almanızın o derin anlamı kaybolur o an size ayna tutanlar gelir yanınıza acınızı anlar gözyaşlarınızı tebessüme çevirir kimi zaman….

Size ayna tutan insanlar……

Hayatınızda kaç kişi size ayna tutuyor ? Kaç kişi sizi gerçekten tanıyor ve sizi gerçekten siz olduğunuz için seviyor…. Sevgili değil söylemim ….Sizi sizden daha iyi tanıyan, sizi acımasızca eleştirecek, yüzünüzü her an güldürmese de size sizi gösteren kaç kişi var hayatınızda …Bazen kötü bir yönümüzü eleştiren arkadaşlarımıza kızarız gerçeği duymak hoşumuza gitmez çünkü  sevmediğimiz bir huyumuzdur vazgeçemiyoruzdur. Ayna tutulduğunda birden kendi yüzümüz hoşumuza gitmez…Kızarız, bulunduğumuz yerden kaçarız, konuyu değiştiririz belki de o kişiyle hiç görüşmeyiz, konuşmayız … Peki neden bu şekilde eleştirdiğini sorup gelen eleştirileri yapıcı şekilde değerlendiren, egolarını bir yana bırakabilen kaç cesaretli var içimizde ?

Osho derki; Egodan vazgeçmek istiyorsan bunun en iyi yolu toplum içinde insanlarla birlikte yaşayıp dertlerine ortak olmaktır, neşelerine, kederlerine , mutluluklarına , ölümlerine.Başkalarına ilgi duy, sorunlarıyla ilgilen , işte o zaman ego kendiliğinden yok olacak ego ortadan olmayınca da kişi özgür kalır.

Hayatınızda size ayna tutacak insanların yanınızdan hiç eksik olmaması dileğiyle….

Categories: Genel

Kredi Kartı Kullanımını Sınırlayan Etkenler

Kredi kartı ile ilgili olarak genellikle olumlu etkilerden söz edilmekle birlikte uygulama sonuçlarından görülmektedir ki bazı yönleriyle kredi kartı sistemi de eleştirilmekte ve kredi kartlarının kullanımını sınırlandırmaktadır. Kredi kartlarını kullananlar , kart kabul eden işyerleri ve bankalar açısından şu sakıncalar dikkat çekmektedir.

-Kart kullanıcıları açısından, kredi kartı ile sağlanan tüketici kredilerinin faiz ödemelerinin yüksek olması nedeniyle alışveriş maliyetlerinin yüksek olması.Kart sahipleri bu oranlara karşı aşırı derecede duyarlı davranmaktadırlar.
-Mağaza ve bankalar açısından;
-Banka kredi kartlarında daha çok olmak üzere ödenmeyen borçlara neden olması.
-Kredi kartı sahiplerinin gelirlerini aşan harcamalar yapması
-Ülke ekonomisinde uygulanan para ve maliye politikaları nedeniyle tüketimin kısılması,tüketici kredi maliyetlerinin artmasına kredi limitlerinin ve faaliyetlerinin sınırlandırılması.Bu kredi kartlarına bağlı alışverişlerin azalmasına yol açabilir.
– Kredi kartları ile ilgili olarak sahtecilik ve hırsızlık olaylarının ortaya çıkması ve haksız kazanç sağlanması riski
– Perakendeciler açısından hizmet ücretlerinin yüksekliği
– Kredi kartı kabul eden işyerlerini sayısının sınırlı ve belirli sektörlerde yoğunlaşmış olması
– Yüksek enflasyon ve aşırı değişken döviz kuru ortamlarında mağaza sahiplerinin nakit alışverişi tercih edip kredi kartı kabul etmekten kaçınmaları

Kredi kartlarının nakit kullanmaksızın alışveriş yapabilmeyi imkan vermesi nedeniyle kart sahiplerinin çok zaman harcamayı düşündükleri miktarın üzerinde harcama yaptıkları, alışverişlerinde de kart kullanabilmek amacıyla kart kabul eden mağaza ve işyerlerini seçtikleri görülmektedir. Bu da tüketicilerin alışveriş yaparken hem harcanabilir gelir hem de yer ve zaman konusunda ister istemez farklı davranmalarına yol açmaktadır.

Categories: Kredi Kartı Tags:

Kredi Kartının Ekonomiye Sağladığı Kolaylıklar

· Nakit dolaşım ihtiyacını azaltmakta, ekonominin kayıt altına alınmasını kolaylaştırmakta ve kayıt dışı önlenmektedir.
· Kredi kartı ile yapılan alışverişler sonucu, tüm para hareketleri ekonomik sisteme kayıt olmakta ve tasarruf-yatırım akışı hızlanarak ticari faaliyetler canlanmaktadır.
· Kartlarla birlikte genel ekonomi kağıt yükünden kurtulmakta (kartların işlem maliyeti, nakde göre üçte bir daha az olduğu için) ve GSYİH’da tasarruf edilmektedir.
· Nakit para yerine kart kullanılması hem bürokrasiyi azaltmakta, tüketicilere yalın bir satın alma süreci yaşatmakta, hem de harcamaların kontrolünü sağlayarak şeffaflık getirmektedir.
· Tüketicileri bankacılık sisteminin içine çekmekte olup dünyanın her yerinde alışveriş ve nakit çekme olanağı sağlamaktadır.
· Üye işyerlerinin müşterileri artmakta, iş hacmi genişlemektedir.
· İşletmeler, sattıkları mal ya da sunduğu hizmet karşılığında, çok kısa sürede nakit paraya kavuşmaktadır.
· İşletmeler, kasalarında atıl para bulundurma külfet ve riskinden kurtulur.
· Kredi kartları, fazla para taşımanın getirdiği kaybetme veya çaldırma riskini ortadan kaldırmaktadır.
· Tüketici, kredi kartıyla hem peşin satın almanın hem de geç ödemenin avantajlarından yararlanmaktadır.
· Ekonomik sıkıntı yaşayan tüketicilere, vade avantajı sağlayarak destek olmaktadır. Geçici finansal sıkışıklık dönemlerinde kişilerin yaşam standartlarını sürdürebilmesini sağlamaktadır.
· Nakit çekim imkanı sayesinde, paraya ihtiyaç duyulan durumlarda kimseden borç istemek zorunda kalmadan, bu ihtiyacın karşılanmasını sağlamaktadır.
· Tüketiciler ödeme işlemlerini tek tek izlemek yerine, tüm işlemlerini bir arada, kredi kartı hesap özetlerini inceleyerek görebilmektedir.
· Tüketiciler internet, posta/telefon ile sipariş yoluyla, uçak, tren, otobüs, konser, maç, tiyatro ve sinema biletleri ya da muhtelif hizmetler satın alarak, adreslerine teslim edilmesini isteyebilmektedirler.
· “Önce harca, sonra öde” avantajıyla alınan bir mal veya hizmetin bedeli, ihtiyaçları ertelemeden satın alınabilmekte, ödeme ise ileri bir tarihte gerçekleşmektedir.
Categories: Kredi Kartı

Türkiye ve Dünya’daki Ödeme Sistemleri

VISA

Dünyada 21.000 üye finansal kuruluşu tarafından tüketiciye ulaştırılan iki milyara yakın VISA markalı kartın karşılıklı işlerliğini sağlamak üzere teknoloji geliştiren ve altyapı hizmeti veren, yeni ödeme ürünleri geliştiren bir kuruluştur. VISA, özel sektörün rekabet gücü ve yenilikleri ile ölçek ekonomisini birleştirmekte, paylaşılan teknoloji ve altyapı ile gerçekleştirilen uygulamaların işlemesini sağlamakta, sistem için denetleme görevi üstlenmekte ve verimli ağ yapısı ile yurtiçi ve yurtdışı ticarete olanak sağlamaktadır. VISA Europe Ltd. içerisinde yer alan VISA Türkiye, kart sayıları açısından Avrupa’nın üçüncü büyük pazarı konumundadır. Türkiye pazarındaki kart sayısı VISA Europe Ltd.’deki kartların toplamının %10’u oranındadır. VISA’nın Türkiye’de gerçekleşen kişisel tüketici harcamalarındaki payı %9,3’tür. Visa aracılığıyla gerçekleşen yıllık işlem hacmi 32 milyar Euro’nun üzerindedir. VISA, Türkiye’deki ödeme sistemleri sektörünün gelişimi ve desteklenmesinde önemli rol oynamıştır. VISA üyesi bankaların EMV uyumlu chip kartlara geçişini sağlamak amacıyla azami destek sağlamaktadır. Türkiye’de internet üzerinden ödeme işlemlerinin güvenli olarak yapılabilmesi amacıyla ortak bir platform oluşturulabilmesi için öncülük etmektedir. Türkiye’de 25 üye bankası ile faaliyet göstermektedir. Türkiye’de 2004 Eylül sonu itibariyle 26,8 milyon adet VISA markalı kart ve 800.000’in üzerinde kabul noktası bulunmaktadır. Avrupa’da yaklaşık olarak 348 milyon adet Visa markalı kart bulunmaktadır ve bu kartlarla Eylül 2007 itibariyle geçen bir yıllık süre içerisinde, 1.3 Trilyon Euro’nun üzerinde işlem gerçekleştirilmiştir. Visa Europe, Ekim 2007’de, Visa Inc.’ten bağımsız hale gelirken Visa’nın Avrupa’da tek lisans sahibi olmuştur. 4600 üye Avrupa bankasının sahibi olduğu Visa Europe, Temmuz 2005 yılında kurulmuştur ve üye bankalarına ve onların kart kullanıcılarına daha iyi ve kaliteli hizmet sağlayabilmek amacı ile yeni ürün ve teknolojiler geliştirmeyi sürdürmektedir

VISA TÜRKİYE

Visa Europe içerisinde yer alan Türkiye, kart sayıları açısından Avrupa’nın ikinci büyük pazarı konumundadır. Visa, Türkiye’de 23 Üye Bankası ile faaliyet göstermektedir. Türkiye pazarındaki kart sayısı Visa Europe’daki kartların toplamının %14’üne tekabül etmektedir. Visa’nın Türkiye’de gerçekleşen kişisel tüketici harcamalarındaki payı % 11 ‘dir. Visa aracılığıyla gerçekleşen yıllık işlem hacmi 142 Milyar YTL’dir. Visa, Türkiye’deki ödeme sistemleri sektörünün gelişimi ve desteklenmesinde önemli rol oynamıştır. Visa, EMV uyumlu çipli kartlara geçerken üye bankalarına azami destek sağlamış ve Türkiye’de Internet üzerinden ödeme işlemlerinin güvenli olarak yapılabilmesi amacıyla ortak bir platform oluşturulabilmesi için öncülük etmiştir. Türkiye’de 2007 sonu itibariyle itibariyle 50 milyon adet Visa markalı kart (debit kartlar dahil ) ve 1 milyon 430 bin kabul noktası bulunmaktadır. Visa Europe’un İstanbul’da 1994 yılında kurulan bir İrtibat Bürosu mevcuttur. 1990 yılında üye ailesine katılan Türkiye İş Bankası, Visa Electron Kartı dünyada ilk kez hizmete sunan banka oldu. Türkiye’de yaygın olarak benimsenen ve çok popüler olan ortak-markalı kart uygulaması da, Türk pazarına ilk kez 1996 yılında Yapı Kredi ve Visa tarafından sunuldu. Türkiye’de kredi kartı alt-yapısını geliştirmek ve desteklemek üzere, 1994 yılında VSAT teknolojisini Türkiye’ye getiren Vısa, bugün 20 VSAT uydu anteni kanalı ile üyelerine VisaNet bilgisayar sistemine direkt bağlantı olanağı sunmaktadır. Visa’nın 168 Milyon Euro’luk teşvik programı, Türkiye’de çipli kart teknolojisine geçiş sürecinde önemli rol oynamıştır. Visa markalı temassız akıllı kartlar ile Türkiye’de ilk karayolu ulaşım kartı, Boğaz köprülerinde geçiş sistemi, Ocak 2005 itibariyle uygulamaya başladı. Visa’nın işlem süresini yarım saniyenin altına indiren temassız kart teknolojisi “payWave” ile Türkiye’de dünya ölçeğinde deniz ulaşımındaki ilk Visa payWave uygulaması Mayıs 2007’ de gerçekleştirildi. Tüketicinin “finansal bilinci ve yetkinlikleri”, Visa Avrupa ve Finans Kulüp’ün desteğiyle ilk kez akademik düzeyde ele alındı. Vısa Europe ve Türk Bankaları TEGV ve TOG ile işbirliği içinde hayatın sunduğu fırsatları değerlendirebilmeleri için çocuklara yeni ufuklar açmayı hedefleyen “RENKLİ UFUKLAR” Sosyal Sorumluluk Projesi’ni başlatarak bir ilke daha imza attı. Visa, Türkiye’de de en çok tercih edilen ödeme kartı markalarından biridir.

VISA TÜRKİYE VE İLKLER

-Türkiye’de İLK EMV uyumlu chip kart işlemi

– Dünyada ve Türkiye’de İLK kez banka kartını (Visa Electron) hizmete sunan ödeme sistemi

 – Visa Türkiye pazarına 1981 yılında Türkiye’de bireysel bankacılığın öncü kuruluşlarından biri olan ve bugün Visa kartlarının en büyük işlemcisi konumundaki Yapı Kredi ile girdi.

– Türkiye’de İLK kez VSAT teknolojisini kurarak ödeme sistemi alt-yapısını geliştiren kuruluş

– Türkiye’de İLK ortak-markalı kart uygulaması

– Türkiye’de İLK kez chip teknolojisine geçiş sürecini başlatan ödeme sitemi

– Türkiye’de İLK kez e-ticaret çalışmalarını ve altyapısını başlatan ödeme sistemi

– Türkiye’de TV reklam kampanyası gerçekleştiren İLK ödeme kuruluşu

– Türkiye’de bir banka tarafından verilen İLK kredi kartı

– İLK ön ödemeli kart ürünü

– İLK karayolu ulaşım kartı

– İLK denizyolu ulaşım kartı

MASTERCARD

MasterCard tüm dünyada geçerli ve yaygın bir ödeme sistemi kuruluşudur. Aralarında MasterCard kredi kartları, Maestro online banka kartları ve Cirrus ATM nakit erişim kartlarının bulunduğu ödeme sistemleri MasterCard çatısı altında bulunmaktadır. Dünyada 1,7 milyar kart MasterCard, Cirrus ve Maestro logosu taşımaktadır.MasterCard 210 ülkede 25 binden fazla banka ve finans kuruluşu ile tüketici ve işyerlerine ödeme çözümleri sunmaktadır. Kart hamillerine dünya çapında 22 milyonu aşkın işyerindeişlem yapabilme imkanı tanır ve 935 bin ATM’den 365 gün 24 saat nakit ulaşım sağlar.MasterCard’ın ödeme sistemlerindeki rolü, ödeme kartlarını kullananlar, bu kartları kabul eden işyerleri ve bu bağlantıyı kuran üye finans kuruluşları arasındaki işlemleri kolaylaştırmak, bu işlemleri 100% başarıyla sonuçlandıracak altyapıyı sağlamaktır. MasterCard, işlemlerin global ölçekte kabul görmesi için bir takım standartlar ve yöntemler oluşturmakta; üyeleri arasındaki elektronik bilgi ve fon akışına yardımcı olacak global iletişim ağı sunmaktadır.Kalite ve yeniliğe büyük önem veren MasterCard, tüketicilerine hem sanal hem de gerçek ortamda daha iyi ve kolay ödeme çözümleri sunmaktadır. Son teknolojileri ve tüketici ihtiyaçlarını sürekli olarak takip eden MasterCard, kartlı ödeme sistemlerinde güvenliği her zaman ön planda tutmuş, aynı zamanda da biçok yeniliğin öncüsü olmuştur.

DINERS CLUB

1950 yılında Amerika’da Frank Mc Namara tarafından kurulmuş olan Diners Club, bugün itibariyle dünya genelinde 8,6 milyon kart müşterisine sahiptir. Diners Club kredi kartları, yine dünya genelinde 8,4 milyon işyerinde kabul görmektedir. Yıllık ortalama cirosu yaklaşık 30 milyar Amerikan Doları olan Diners Club, 130 ülkede faaliyet göstermektedir.Diners Club, Türkiye’de 1968 yılından beri faaliyet göstermektedir.

AMERICAN EXPRESS

1850’li yılların başında nakit ve önemli finansal evrakları “express” olarak taşıma amacıyla kurulmuştur. Uzun yıllar boyunca finansal hizmetler alanında bir çok yeniliğe imza atan şirket aynı zamanda seyahat hizmetleri seköründe de önemli gelişmelere öncülmuştur.American Express kart pazarına 1958 yılında ilk ödeme kartı olan “American Express Kart”ı ile girmiştir. 1960’larda üst gelir grubu müşterileri hedefleme kararı alan şirket, 1965’te “American Express Gold Kart”ı, 1980’lerin ortasında ise en üst gelirli müşterilere yönelik ilk “Platinum Kart”ı piyasaya sunmuştur. 1990’larda kredi kartlarını ürün portföyüne katan American Express, 1999 yılında dünyanın ilk şeffaf tasarımlı kredi kartı “Blue from American Express” kartının lansmanını gerçekleştirmiştir. 2000’li yılların başında ise üstün ve benzersiz hizmetler sunan dünyanın en prestijli kartı olan “Black Card” adı ile ünlenmiş “Centurion Kart”ı çıkarmıştır.American Express bugün 75 ülkede 78 ortağı ile faaliyet gösteren uluslararası bir finans kuruluşudur. Kart pazarında özellikle seyahat ve eğlence alanında müşterilerine benzersiz hizmetler sunmaktadır.

JCB

1961 yılında Japonya’da yerel işlemler amacı ile kurulmuş bir kartlı ödeme sistemi olan JCB, 1985 yılından itibaren uluslararası bir ödeme sistemi olarak faaliyetlerine devam etmektedir. Bugün itibariyle dünya genelinde toplam 51 milyon kart müşterisi olan JCB, yine dünya genelinde 11 milyonu aşkın işyerinde kabul edilmektedir. Yıllık ortalama cirosu 52 milyar dolardır. 190 ülkede faaliyet göstermektedir.

Categories: Genel

Kredi Kartı ve Tarihçesi

Kredi kartı, bankanızda krediniz olması demektir. Bankanızdaki hesaplarınızda hiç paranız olmasa bile alışveriş yapabilirsiniz. Bankanız bir ay boyunca bu alışverişlerin tutarlarını sizin adınıza öder. Bankanızdan her ay hesap bildirim cetveli alırsınız. Burada, gördüğünüz tutarların isterseniz tamamını son ödeme tarihinde ödersiniz isterseniz bankanızın uygun gördüğü minimum ödeme tutarını ödedikten sonra geri kalanını belli bir faiz karşılığı kredilendirebilirsiniz.

Kredi Kartı ülkemizde kullanılan en yaygın tüketici finansmanı araçlarının başında gelir.
Kredi Kartı ürün olarak nakit kullanım aracıdır. Bir başka deyişle cebinizde nakitpara taşımadan nakit para taşımanın bütün avantajlarını sağlar, para harcamanıza yardımcı olur.

Tüketiciler sahip oldukları kredi kartları ile satış, nakit avans, taksitli satış , elektronik satış , telefon ve posta ile satış veya ödeme işlemlerini gerçekleştirebilirler.

KREDİ KARTLARININ TARİHÇESİ

Kredi Kartlarının ortaya çıktığı ilk yer ABD’dir. Perakende satış mağazalarında nakit ödemelere alternatif olma ve yoğun alışveriş ortamında ödeme kolaylığı yaratma düşüncesiyle geliştirilen sistem, zamanla perakendeci grupların aralarında yaptıkları karşılıklı anlaşmalarla birbirlerinin çıkarttıkları kartları kabul etmeleriyle sistem haline dönüşmüştür.

Zamanla bu gelişmeler ilk olarak seyahat ve eğlence kartları olarak anılan kartların ortaya çıkmasını sağlamıştır.Bu kartların ilki bugün de kullanımda olan “Diners Club”kredi kartıdır.

ABD’de 1940’ların sonunda birkaç Amerikan Bankası kredi kartı sisteminin ilk uygulamalarını başlattılar. Bu organizasyonlar içinde en başarılılarından birisi daha sonra VISA adını alan “Bank of Amerika”nın çıkardığı Amerikacard’dır. Aynı banka 1966 yılında “Blue”, “White” ve “Gold” Americard’ların lisansını diğer bankalara da vermiştir. Aynı dönemde Fransa‘da “Carte Blanche” uluslararası bir kart niteliğinde çıkarılmış ve kullanımı özellikle Avrupa’da yaygınlaşmıştır.

Bir İngiliz Bankası olan Barclays Bank’da Amaricard’ın ilk denizaşırı lisansını alan bankadır. Bu banka aynı zamanda kredi kartı uygulamasını İngiltere’de 1966 yılında Barclaycard adıyla ilk başlatan bankadır. Barclaycard’ın başarısı İlngiltere’nin diğer önde gelen bankaları olan National Westminister, Midland Bank ve Lloyd Bank ile Royal Bank of Scotland’ın katıldığı bir kredi kartı organizasyonu “Acces”adıyla anılan bir kartı, Barchlaycard Visa ile doğrudan rekabet amacıyla çıkarmış ve pazarlamasını yapmaya başlamıştır. Günümüzde İngiltere’de birçok banka giderek büyüyen pazardan pay kapabilmek amacıyla ya VISA yada ACCESS markaları lisansıyla kart çıkarmaktadırlar.

Son yıllarda Japonya’da benzer bir gelişme yaşanmakta ve Japonya’nın en büyük kredi kartı organizasyonları olan JCB ve HITACHI kredi kartı sistemleri de uluslararası nitelik kazanma yolunda önemli aşamalar kaydetmektedir. Japon bankaları “Visa”, “Mastercard”,”Diners Club” ve “Amerikan Express” gibi kartları da lisans alarak çıkarmakta ve birbirleriyle rekabet etmektedirler.

TÜRKİYE’DE KREDİ KARTININ TARİHÇESİ

Türkiye’ de çıkarılan ilk kredi kartı Diners Club’dır (1968). Diners Club’tan sonra Türk Ekspres Havacılık ve Turizm Limited şirketi “American Express” kartları ile piyasaya girmiştir. Bu iki kart 1975 yılına kadar rakipsiz olarak faaliyetini sürdürmüştür.
1975 yılından sonra Eurocard, Mastercard ve Access kredi kartları piyasaya girmiştir.
1980 yılından başlayarak bankalar da kredi kartı uygulamasına geçmişlerdir. Bu dönemde farklı tiplerde ürünler ortaya çıkmıştır. (gold, classic vb.)
1984 yılında Visa’ nın Türkiye Ofisini açması ivmeyi artırmıştır.
1987 yılında ilk ATM hizmete girmiştir. Yine 1987 yılında diğer bireysel ürünler olan konut ve araç kredileri hayatımıza girmiştir.
1988 itibariyle banka kartları, fatura ödemeleri ve yatırım ürünleri bireysel bankacılık kapsamında sunulmaya başlamıştır.
1990 yılında BKM A.Ş. kurulmuştur. (13 özel ve kamu bankası ortaklığı ile, switch hizmeti vermek amacı ile)
1990’lı yıllarda yapılan harcamalar ile puan kazanım ve bu puanların kataloglardan ürün seçimi şeklinde kullanımı başlamıştır.
Türkiye’ de ilk elektronik POS Terminali 1991 yılında kullanıma girmiştir.
1993 yılında Europay/MasterCard Türkiye ofisi açılmıştır ve kart artışı iyice hız kazanmıştır.
1997 yılında ilk ortaklı (co-branded) kredi kartı piyasaya çıkmıştır.
1999 yılında ilk çok ortaklı (multi-branded) kartlar hayatımıza girmiştir. Tüketici aynı zamanda taksitli kredi kartları ile tanışmıştır. Ayrıca katalog ve puan uygulamaları farklı bir boyut kazanarak, kazanılan puanların anlaşmalı işyerlerinde nakit gibi harcanabilmesi gibi özellikler pazara sunulmuştur.
Günümüzde 23 banka tarafından yaygın bir şekilde müşterilere (hem tüketiciler, hem de işyerleri) bu ürünler ve hizmetler ulaştırılmaktadır.

Categories: Kredi Kartı

Hedonist Bir Tüketici misiniz?

Alışverişlerinizi hangi duygularla, isteklerle ve hazla yapıyorsunuz ? Alışveriş Merkezi’ne girdiğinizde sizi tetikleyen nedir? Bunları hiç düşündünüz mü?

Tüketiciler olarak bizler sadece ürünleri satın almanın ötesinde çeşitli psikolojik motiflerin etkisi altında satın alma faaliyetinde bulunuyoruz. Bunları kişisel ve sosyal olarak 2 gruba ayırırsak, kişisel motifler arasında rol yapma ,eğlence, hoşnutsuzluk, yeni eğilimler hakkında bilgilenme, fiziksel aktiviteler ve duyumsal uyarılar yer almakta. Sosyal motifler arasında ise sosyal deneyimler, başkalarıyla iletişim grup aidiyet çekiciliği,statü , otorite ve pazarlığın verdiği haz bulunmakta…

Alışveriş faaliyetinin oluşabilmesi için tüketici isteğinin yeterince güçlü olması gerekmektedir. Örneğin markete gitme konusunda yeterince istekli olmanız , gerekli zaman ve parayı ayırmayı göze almanız gerekmektedir. Veya arkadaşlarınızla görüşmeyi istemeniz ve benzer ihtiyaca sahip arkadaşlarınızın da görüşmeyi arzu etmesi ve bu işten yeterince güçlü bir şekilde istemesine bağlıdır.

Chambers Dictionary’ye göre hedonizm “ , zevki en üst iyilik kabul eden anlayış,zevkin peşinde koşma ve zevk düşkünlüğüne adanmış bir yaşam doktrini “ şeklinde ifade etmektedir. Hedonizm yani hazcılık, haz veren veya acıdan kurtaran şeyi “iyi” acıya sebep olan şeyi de “kötü “ olarak tanımlayan etik bir teoridir.

Hedonizmin kurucusu Epikür, zevk ve hazzı , huzur ile tanımlamaktadır. Hedonik Tüketim ise tüketimden haz almak olarak düşünelebilir. Tatlar,kokular ,sesler,bakışlar ve dokunmaya ilişkin olan kişiye has tercihlerdeki duygusal tatmin,hedonik tüketimin temel motifleri olarak gösterilmektedir. Hedonist tüketiciler materyalist sahiplikten ziyade deneyimsel duygulara önem vermektedir.

Hedonik tüketim, tüketimin duygulandırıcı ve fantezi yönüne ilişkin davranışları kapsamakta.Bu bakış açısına göre ise tüketim, ürünün kullanılması sonucunda sahip olunması düşünülen eğlence tarafından yönlendirildiği ve bu süreçte tatminin belirleyicisi estetikle ilgili olduğu söyleniyor. (*)

Kendini tamamen zevke adayan insanların sayısı sınırlı olmasına rağmen, tüketiciler arasında hedonik tüketim deneyimine olan istek yaygındır. Hedonik deneyim zevk, uyarılma fanteziler,hisler ve eğlence ile ilişkilendirilmektedir. Hedonik deneyimde bireyin kendi rolü de önemlidir. Hedonik deneyimde duygular, bireyce belirlenmekte veya içten gelerek kendiliğinden oluşmaktadır. Hedonik deneyimde duygular yoğun olarak ortaya çıkmakta ve hayal gücü ile sınırlı olduğundan bireysel hayale imkan tanımaktadır. Boş vakit harcama hizmetlerinin çoğunlukla eğlence,tatmin ve zevk gibi hazcı amaçlar için tüketildiği ifade edilmektedir.(**)Bu hizmetleri sunanlar, tüketici arzuları doğrultusunda ürünlerine bu duyguları uyaracak duygusal veya eğlence değeri katacak özellikler ilave etmek yoluna gitmelidirler.

Hedonik Tüketim bağlamında alışveriş motifleri incelendiğinde 6 farklı motif karşımıza çıkmaktadır.

–          Macera Olarak Alışveriş : Alışveriş uyarılma, macera ve başka bir dünyada olma isteğini temsil etmektedir. Günümüzde alışveriş mekanları içerik,büyüklük ve süreçler itibariyle her geçen gün yeni bir şeylerin denendiği veya tecrübe edildiği durumları ifade etmektedir.Birçok kişi alışveriş esnasında yaşanan heyecan ve macera için alışverişe çıktıklarını ifade  etmektedir.Heyecan verici değişik kokular,sesler ve manzaraların olduğu ayrı bir dünyada olmanın verdiği heyecanı yaşama isteği,alışverişteki heyecan,korku ve uyarılma en temel alışveriş deneyimleri arasındadır. Hatta vitrin vitrin gezerek keşfetme ve seyretmenin verdiği heyecanı hangi kadın sezmez. Alışveriş mekanlarının her geçen gün yeni konseptlerle donatılması, yeni aktivitelerle tüketicinin ilgisini çekmeye çalışması , tüketicinin bu macera tutusundan yararlanma amacına yöneliktir. Sevgililer Günü, Yılbaşı vb.özel günlerden 1 hafta önce alışveriş merkezlerinin konsepte özel tasarımlarla süslenmesi ..

–          Sosyalleşme Aracı Olarak Alışveriş: Alışverişte eş,dost ve arkadaşlarla birlikte olma isteği ,alışveriş esnasında sosyalleşme, alışveriş yaparken diğerleriyle ilişkiler kurma gibi amaçlar sosyal alışverişin özünü teşkil etmektedir. Starbucks bu alışveriş için güzel bir örnektir.

–          Hoşnutluk İçin Alışveriş: Stres atmak için alışveriş, olumsuz bir ruh halinden kurtulmak ve kendini özel birisi olarak hissetmek amacıyla yapılan alışverişler hoşnutluk amaçlı alışveriş örnektir.Babin (*) alışverişin öz memnuniyet oluşturma yönüne kaçış olması ve terapi yönünün önemini vurgulamıştır.Alışveriş , müşterinin kendini iyi hissetmesini sağlar. Sevgiliden ayrılınca yapılan alışveriş buna örnek gösterilebilir.

–          Fikir Alışverişi: Yei gelişmeler ve modayı takip etmek ve yenilikleri görmek amacıyla yapılan alışverişlerdir.Birçok kişi bu amaçla alışveriş yapmaktadır. Örneğin ; Beymen’in yeni sezonundaki ürünleri satın almak gibi…

–          Rol Alışverişi: Başkaları için alışveriş yapmanın verdiği hazzı yaşamak,bu faaliyetin alışveriş yapanın hislerine olan etkisi,başkaları için mükemmel bir hediye bulma sürecinde satın alan tarafından yaşanan heyecan ve içsel eğlence son derece önemlidir.Arkadaşınızın yeni doğmuş bebeğine alınan hediyenin verdiği heyecan gibi…

 –          Değer Alışverişi: İndirim zamanlarındaki alışveriş ,indirimleri takip etmek ve pazarlık yapma alışkanlıkları bu tür alışveriş davranışlarına örnektir.Alışverişin bir meydan okuma ve kazanılması gereken bir oyun olarak görülmesi önemlidir. Mango’daki %70 indirimi kaçırmamak buna en güzel örnektir.

Bu durumda postmodern pazarlama döneminde hedonist tüketiciler olarak düşünün acaba hangi motif alışverişten daha çok haz duyuyoruz.  

 

Kaynaklar:

 (*): Babin, B.J.,W.R. Darden ve M.Griffin(1994):”Work and/or Fun:Measuring hedonic and utilitarian shopping value”,Journal of Consumer Research (**): Hirschman E.R. ve M.B. Holbrook(1982) “The experiential aspects of consumption: Consumer Fantasies,Feeling anf Fun éjournal of Consumer Research.Yeni Müşteri, Doç. Dr.Remzi Altunışık, Yeni Tüketicilerin Tüketime Yansıyan Farklılıkları Hayat Yayınları 2007

Postmodern Pazarlama Döneminde Kadın Tüketiciler

Modern çağdan Postmodern Pazarlamaya geçiş ile birlikte kadınların ekonomik hayata daha çok katılması pazarı,tüketim alışkanlıklarını ve kadının hayat tarzını tamamen değiştirdi.

21.yy’da artık kadınlar güzel,çekici, özgür , zaman zaman dağ tepe dolaşan, zaman zaman çocukta yapan, yaratıcı, aktif, hayatına kendisinin  yön vermesini isteyen ve bireysel olarak erkek hakimiyetini hayatından çıkarmaya çalışan biri olarak gösterebiliriz. Artık kadın tüketiciler yenilik ve teknolojiye açıklar, ev işlerinde daha pratik yöntemleri kullanıyorlar. Örneğin ; eskiden turşu kurmak, tarhana,reçel,salça yapmak yerine marketlerden hazırını almalarını tercih etmeleri , teknoloji ve alışkanlıklarındaki değişimi göstermektedir. Kadınlar bu şekilde davranarak vakit kaybetmek yerine kendilerine daha fazla zaman ayırmaya başladılar.

Kadınlar artık sağlıkları konusunda çok duyarlı! Mesela sağlık sektöründe memnun olmadıkları bir konu olduğunda erkeklere göre daha hızlı bir şekilde doktorlarını değiştirebilirler.Diğer konu ise ; sağlık sorununu önleyen ya da tedavi eden gıdalara yönelmeleridir. Düşünün  ne kadar çok light ürün çeşidi var. Günümüz kadınının formuna dikkat ettiğini göstermektedir.

Artık kadınlar yaşam tarzı değil, dolu dolu ,heyecanlı ve ödüllendirildikleri bir yaşam istemektedirler. Bir çok ürünü kendileri keşfetmek , ortaya çıkarmak ve bundan haz almak istiyorlar. Sayılarının günden güne artan alışveriş merkezlerinin bu durumu ciddi açıda tatmin ettiği de çok açık 🙂

Şöyle bir bakarsak Modern çağdan Postmodern çağa geçişte kadının farklılıkları nedir?

Modern Çağ /PostModern Çağ                    

Zaman Baskısı yaşamıyorlar / Çalıştıklarından dolayı zaman baskısı yaşıyorlar

Bilinç düzeyi düşük / Daha bilinçli tüketici profili oluşturuyorlar

Fiyat ve promosyonlu ürünlereduyarlılık daha az / Fiyat ve promosyonlu ürünlere karşı duyarlılık arttı

Ev ve işlerinde yardımcı almıyor / Ev ve işlerinde daha pratik yöntemleri, ürünleri kullanıyorlar.

Yenilik ve teknolojiye ilgisiz / Yenilik ve teknolojiye açıklar

Yiyecekleri evde kendi hazırlıyorlar. / Hazır yiyeceği tercih ediyorlar.

Faydacı ve sahiplenme duygusu yüksek / Konfor düşkünü

Güvenlik ve para için evleniyor./ Aşık olduğu için evleniyor

Moda ve trendlere karşı ilgili / Moda ve trendlere fazla ilgi göstermiyor

Erkek hakimiyeti fazla / Takdir edilmek ve kontrolün kendi elinde olmasını istiyor.

Sağlık konusunda endişeli değil / Sağlık konusunda son derece duyarlı

Kozmetik kullanımı düşük / Kozmetik kullanımı yüksek ( gelir arttıkça daha artıyor)

Daha az seyahat ediyor. / Daha çok iş ve tatil amaçlı seyahat ediyor.

Zoru seviyor.Cefakar.  / Kolaylık istiyor.

Fonksiyonel değil. / Fonksiyonellik ön planda, estetiklik ve imaj azdır.

İnternet kullanmıyor. / İnternet kullanıyor ve internetten alışveriş yapıyor.

Kadın girişimci sayısı az   / Kadın girişimci sayısı hızla artıyor.

Evlilik, çocuk için kariyerini bırakıyor. / Evliliği,kariyeri ve çocuğu bir arada yürütüyor.

Bu tabloda kadınların ne kadar farklılaştığını ve pazarlamayı ne kadar çeşitlendirdiğini gözlemliyebiliyoruz. Günümüz kadını her şekilde işinde başarılı ve hırslı, evliliğinde iyi ve bakımlı bir eş, sorumlu ve ilgili bir anne , kendinin farkında bakımlı güzel ve hayattan isteklerini bilen biri hepsini düşündüğümüzde ise her şekilde stres altında bir kişi…

Stres altında bulunan bu tüketicilere hayatlarını ne kadar kolaylaştırabilirsek , pazarlamacılar olarak o kadar başarılı olabileceğimizi düşünüyorum.

Kaynak: Yeni Müşteri 2007

Gerçek Yüzün Nedir?

“Gerçek Yüzüm Nedir? ” Bunu ne zamandır sormuyorsunuz kendinize !

Bir düşünün gerçekte kimin ben, hangi yüzüm bana ait…

Kişilik” persona” yani maske anlamına gelir. Ve onda tek değil bir çok kişilik barınır, çünkü buna ihtiyaç duyar. Değişik durumlarda değişik kişiliklere iş düşer. Değişik kişiler karşında da öyle. Birine bir yüzünüzü, diğerine başka yüzünü gösterirsiniz. Devamlı maske değiştirir dururuz.

İzlersiniz yüzünüzün ne kadar sık değiştiğini görürsünüz.Yalnızken bir yüzün var. Banyoda bir yüzün var, işyerinde bir yüzün var, arkadaşlarının arasında , sevgilinin yanında başka bir yüzün var.

Banyoda ayna karşısında daha çocuksu olduğunu farkettiniz mi hiç?  Bazen banyoda kendinize dil çıkarırsınız veya surat yaparsınız veya şarkı mırıldanırsınız, hatta dans bile edebilirsiniz. Ama bunları yaparken birden çocuğunuzun sizi anahtar deliğinden izlediğini farkederseniz değişirsiniz ! -hemde hemen-  Eski yüzünü takınırsın “baba kişiliği” ile düşünüp ” Bunu çocuğun önünde yapamam” yoksa ne düşünür?  Senin de onun gibi olduğunu mu? Peki ona karşı sergilediğiniz ciddiyet ne olacak? Hemen başka bir maske takarsınız,ciddileşirsiniz. Şarkı, dans , dil hepsi yok olur. Yine o vitrindeki kişiliğe bürünürsünüz.

Esas sorun bir çok yüzün arasında gerçek olanını unutmaktır. Bir sürü olunca nasıl hatırlayabiliriz ki?

Zen ustalarına göre; arayışta olan birisinin ilk bilmesi gereken kendi yüzüdür, ancak o zaman birşeyler başlayabilir. Ancak gerçek yüz gelişebilir, maskeler değil .Sahte bir yüz gelişemez. Gelişme gerçek yüz için mümkündür, çünkü sadece gerçek olanı canlıdır.

O nedenle ilk önce ” Gerçek Yüzüm Nedir? ” cevabını bilmek gerekir ve zahmetli bir iştir çünkü sahte yüzler uzun bir sıra oluşturur hayatımızda ve aralarında kaybolabiliriz. Bazen ” işte benim gerçek yüzüm ” dersiniz. Ama derinine inince bunun da sahte olduğunu görebilirsiniz, belki diğerlerinden eski olduğundan gerçek gibi görünmüştür yüzünüze…

Bu sorunun tek bir doğru yolu, bir araştırması yok gerçek bana göre sezgilerimizde , içimizde…

Categories: Genel Tags:

Kişisel Markanızı Oluşturmak İçin İpuçları

09 March 2010 1 comment

Kişisel Markamızı oluşturmamız için farkında olmadan yaptığımız veya gözden kaçırdığımız bazı  ipuçlarından bahsedeceğim sizlere..

İşte başlıyoruz…

Yaratıcı Olmak İçin Gayret Sarfedin : Güzele ve farklı olana yönelik bir yaratım cesareti sayesinde kişisel markanızın oluşma süreci başlar. Kültürel birikimini toplumsal planda ifade edebilecek bir hayalgücü ve tasarım ufku, kişisel markanızı derinleştirecektir.

Kendinizi iyi konumlandırın: Kişisel marka, başkalarının ve dış dünyanın size biçtiği değerdir. Bu değerin tam anlamı ile oluşması için en uygun ortam ve yerde bulunmayı amaçlayın. Konumlanmayı yanlış yaptığınızda beceri ve yeteneklerinizin kıymeti bilinmez.

Kendinizi adayın: En mükemmele yönelmiş bir adanmışlık duygusu, ürününüzde ve eserlerinizde de kendini gösterir. İşinize ve ürününüze gönlünü katabildiğinizde, kişisel markanız bir ruh ve kalıcı bir içerik kazanır.

Tutkulu olun: Her tür marka önce bir duygu işidir. “Aşk olmazsa meşk olmaz” sözünü hatırlayarak en sıradan işi bile, en iyi şekilde yapmaya çabalayın.

Özgün olun ve farklılık yaratın: Kişiliğiniz, yaptığınız her işe damgasını vursun. Kişilik imzanız, her ürününüzde farkedilsin. Ürünleriniz için “Bu işi herkes yapar ama onunki muhakkak farklı olur” denilmesini sağlayın.

 Güvenilirliği ön planda tutun: Kişisel markalaşma sürecinin kestirme yolları ve hazır reçeteleri yoktur. Çünkü kişisel marka, çevrenize ve dış dünyaya, hayat boyu tutmak için verdiğiniz bir sözdür. Bu dürüstlük taahhüdünün üzerine en ufak bir leke düşürmeyin. Tutulmayan tek bir söz, yılların birikimini bir anda yok edebilir.

 İletişim ağınızı sabırla örün: Diğer markalar gibi, kişisel marka da ancak bir sosyal ortam ve ilişkiler ağı içinde var olabilir. Çevrenizi 360 derecelik bir bakış açısı ile değerlendirerek iletişim ağını ördüğünüzde markanız hayat ve süreklilik kazanır.

 Paketleme konusuna önem verin: Markalı ürünlerde ambalaj önemli bir yer tutar. Kişisel marka oluşumunda aynı görevi, çevreye saygının işareti olan tutum ve davranışlar yapar. Özellikle yeni girdiğiniz bir çevrede iyi bir “ilk izlenim” vermeye dikkat edin. Duygusal yoğunluğunuzu, işinize verdiğiniz önemi, dış görünüşünüze yansıtmak için elinizden geleni yapın.

 

  “Bir yolculuğun başında,hedefe ulaşmak çok önemli görünür. Ancak hedefe varıldığında esas önemli olanın yolculuk olduğunu anlarsınız”
 

Siz bir “kişisel marka” olamasanız bile, bu hedef için verdiğiniz mücadele sizi özel ve farklı kılacaktır unutmayın…
 

 

Categories: Kişisel Marka